7036
Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda mahkemelerin kuruluş, görev ve işleyişlerinde
önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Ancak asıl önemli değişiklik bireysel
ve toplu iş sözleşmelerine dayanarak açılacak işçi alacağı ve işe iade davaları
için mahkeme sürecinden önce arabuluculuk sisteminin zorunlu hale gelmiş
olmasıdır. Kanun’un arabuluculuk
sistemine ilişkin hükümleri 01.01.2018
tarihinden itibaren yürürlüğe girecek ve bu zamana kadar işçi ve işverenin arabuluculuk
sistemi hakkında detaylı bilgi edinmesi önem arz edecektir.
Arabuluculuk sistemi yeni bir sistem mi?
Avukatların uzlaştırması her zaman
vardı, bu nedenle arabuluculuk sistemi yeni bir sistem değildir; ancak zorunlu
arabuluculuk sisteminin bu uzlaştırmadan önemli farklılıkları bulunmakta.
Bunlar:
·
Avukatların uzlaştırması, kanuni dava açma
sürelerini (hak düşürücü veya zamanaşımı süresi) durdurmuyordu; ancak zorunlu
arabuluculuk kurumuna başvurudan, son tutanağın düzenlenmesine kadar tüm kanuni
dava açma süreleri durur.
·
Avukatların uzlaştırması sonucu anlaşma
sağlansa bile taraflardan biri anlaşma yokmuş gibi dava açabiliyordu. Zorunlu
arabuluculuk sonucunda anlaşma sağlanırsa artık dava açılamıyor ve anlaşma
kesin hüküm niteliği taşıyor.
· Avukatların uzlaştırması sürecindeki bilgiler
gizli bilgi niteliği taşımıyor ve ileride dava açılırsa aleyhe delil olarak
kullanılabiliyordu. Zorunlu arabuluculuk sürecindeki her türlü konuşma, belge
kanunen gizlidir ve mahkemede aleyhe delil olarak kullanılamayacağı gibi
mahkeme de talepte bulunamaz.
Arabulucu
kimdir, yargı makamı yerine mi geçer?
Arabulucu, hiçbir şekilde yargı yetkisi kullanamaz, delil isteyemez. Arabulucunun amacı uzlaştırmadır. Bir hesaplama makamı da değildir. Her iki tarafla sadece oturup, görüşecektir. Kanunen anlaşma sağlanamazsa, çözüm önerisi getirebilir ancak getirmek zorunda da değildir. Nitekim hiçbir zaman hakem rolüne de sahip olamaz.
Bu zorunluluk hem işçi hem işveren açısından geçerli olacaktır.
Zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurma
bir dava şartı olacağından, mahkeme tarafından da re’sen incelenecektir.
Hangi
durumlarda arabuluculuk sistemi zorunlu olmayacaktır?
İş kazaları ve meslek hastalıkları
nedeniyle ortaya çıkan alacaklar, hizmet tespiti, SGK uyuşmazlıkları için arabuluculuk
sistemine başvurmak zorunlu olmayacak, bu durumlarda taraflar direk olarak
mahkemeye müracaat edebilecektir.
Arabuluculuk
sistemine ne zaman başvurulmalıdır?
Kıdem, ihbar tazminatında ve her türlü
işçi alacağındaki 10 yıllık zamanaşımı süresi işbu kanunla 5 seneye
düşürülmüştür.
İşe iade davalarında ise fesih
bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep
olmadığı iddiası ile fesih bildirimin tebliğinden itibaren en geç 1 ay
içerisinde arabuluculuk sistemine başvuru yapılmalıdır.
Arabuluculuk
başvurusu nereye yapılmalıdır?
Arabuluculuk başvuruları için işbu
kanunla adliyelerde arabuluculuk büroları kurulması öngörülmektedir.
Arabuluculuk başvurusu karşı tarafın yerleşim yerinin veya davaya konu iş
yerinin bulunduğu arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan
yerlerde ise Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu’nun
görevlendireceği Sulh Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğü’ne yapılacaktır.
Arabuluculuk kurumuna başvuru
yapılırken delil, dosya ve benzeri dokümanlar verilmeyecek sadece karşı tarafın
iletişim bilgileri verilecektir.
Arabuluculuk
süreci ne kadar sürer?
Arabulucu, kendisine yapılan başvuruyu
görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırmalıdır. Bu süre zorunlu hallerde
arabulucu tarafından bir kereye mahsus olmak üzere en fazla bir hafta
uzatılabilir. Söz konusu uzatma sadece arabulucu isterse mümkündür.
Arabuluculuk süreci boyunca zamanaşımı
süresi durur ve hak düşürücü süre işlemez. Süreç, arabulucuya başvuru anında
başlayıp arabulucunun son tutanağı düzenlemesiyle son bulur.
Arabuluculuk
sistemine başvuru zorunlu olmasına rağmen doğrudan dava açılması halinde ne
olacaktır?
Taraflardan biri arabuluculuk sistemine
başvurmadan dava açarsa dava şartı eksikliği yönünden dava reddedilecektir.
Kesinleşen ret kararından itibaren iki hafta içinde taraflar arabulucuya
başvurabilecektir.
Arabuluculuk
ücreti kim tarafından karşılanacaktır?
Taraflar arabulucu nezdinde
anlaşırlarsa ve aksini kararlaştırmış olmazlarsa, arabuluculuk ücreti,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre taraflarca eşit
olarak ödenir.
Tarafların arabulucu huzurunda anlaşamaması
halinde ise, arabuluculuk görüşmelerinin ilk iki saatlik bölümü Hazine’den, iki saati aşan kısmı ise aksi
kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, Arabuluculuk Asgari Ücret
Tarifesinin Birinci Kısmına göre karşılanır.
Arabuluculuk
müzakerelerine kimler katılabilir?
Arabuluculuk müzakerelerinde tarafların
kendileri hazır bulunabileceği gibi kanuni temsilcileri veya avukatları da
katılabilir. Ayrıca işverenler yazılı belgeyle yetkilendirdikleri çalışanları
aracılığıyla da kendilerini temsil ettirebilirler. Yetkilendirilen kimselerin
avukat olma zorunluluğu yoktur, uygulamada şirketlerin insan kaynaklarında
çalışan kişilerin de bu müzakereye katılabilecekleri düşünülmektedir.
Yetkilendirmenin özel bir şekli bulunmamaktadır, adi yazılı şekilde tayin
mümkündür. Sendikaya da bu konuda yetki verilebilmesinde kanuni bir engel
bulunmamaktadır.
Arabuluculuk anlaşmasında her iki
tarafın avukatının imzasının bulunması halinde söz konusu anlaşma icra
edilebilirlik şerhi bulunması gerekmeksizin ilam vasfı taşır ve icra edilebilir
nitelikte olur.
Taraflardan birinin dahi avukatının
imzasının bulunmaması halinde taraflardan birinin anlaşmaya icra edilebilir
olduğuna dair şerh düşürmesi gerekecektir. İcraya başvurmak isteyen taraf
arabulucunun görev yaptığı Sulh Hukuk Mahkemesi’nden arabulucunun kararını şerh
ettirebilir. Sulh Hukuk Mahkemesi şerh talebi üzerine içerik denetimi yapamaz
sadece söz konusu konunun arabulucunun yetkisi dahilinde mi olduğunu inceler.
Şerh yoksa karar sadece ilamsız icraya konu olabilirken, şerh varsa ilamlı
icraya konu olacaktır.
Arabuluculuk
müzakereleri sonucunda ne olur?
Arabuluculuk tutanakları taraflara
tebliğ olmaz, bu nedenle arabuluculuk kurumuna başvurduktan sonra tarafların
sıkı bir şekilde süreci takip etmesi gerekir.
Arabuluculuk müzakereleri sonlanınca
arabulucu son tutanağı düzenler ve durumu derhal arabuluculuk bürosuna son
tutanağın bir örneğiyle birlikte iletir.
Arabuluculuk müzakereleri sonucunda
taraflar anlaşmışlarsa, bu anlaşma tutanağa geçirilir ve bu tutanakta yer alan
hususlar açısından taraflar bir daha dava açamazlar. Bu anlaşma, temyiz
edilemeyen kesin karar niteliği taşır. Pek tabi ki anlaşmanın geçersizliği ve
irade fesadı gibi butlan halleri her zaman ileri sürülebilir.
Arabuluculuk müzakereleri sonunda
taraflar anlaşmışsa son tutanak kesin hüküm niteliği taşıdığı için pratikte her
türlü hakkımı aldım gibi geniş ifadelerin yazılmaması tavsiye edilmektedir. Her
hakkın ayrı ayrı yazılması hukuken daha doğru olacaktır.
Arabuluculuk müzakereleri sonunda
taraflar, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde anlaşmanın İş
Mahkemesi Kanunu’nda belirtilen tüm hususları taşıması gerekmektedir. Bunlar
işe başlatma tarihi, kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için
işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ile işçinin işe başlatılmaması
durumunda ödenecek tazminatın parasal sınırıdır. Söz konusu hususlardan biri
dahi eksik olsa arabuluculuk anlaşması geçersiz olacaktır.
Arabuluculuk sistemine başvurmak
zorunlu da olsa bu aşamada anlaşma zorunluluğu bulunmamaktadır. Arabuluculuk
müzakereleri sonucunda taraflar anlaşamazlarsa, taraflar son tutanağın
düzenlenmesinden itibaren iki hafta içinde dava açabilirler. Taraflar dilerse özel
mahkeme yerine süreci özel hakeme de taşıyabilirler. Taraflar dava devam
ederken de arabulucuya başvurabilirler. Mahkeme bunun için süre verir, o süre
içinde arabulucu nezdinde anlaşma sağlanamazsa yargılama devam eder.
Arabuluculuk
toplantılarına katılmak taraflar açısından zorunlu mudur?
Toplantılara katılmak zorunlu olmasa da
toplantıya katılmayan taraf ileride dava sürecinde haklı çıksa bile yargılama
giderinin tamamından sorumlu hale gelmektedir. Kanun dolaylı bir yaptırım öngörmüştür
ve bu şekilde tarafların toplantıya katılması teşvik edilmektedir.
Taraflar
kendilerinin seçtikleri bir arabulucuyla süreci yürütebilirler mi?
Arabulucunun, başvurulan arabuluculuk
bürosuna kayıtlı olması ve tarafların arabulucunun kim olacağı konusunda
anlaşmaları halinde süreç tarafların seçtiği arabulucu tarafından
yürütülebilir.
Asıl
işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabulucuya
başvurulması halinde ne olacaktır?
Bu durumda arabuluculuk nezdinde
anlaşma sağlanabilmesi için hem asıl hem alt işverenin arabuluculuk
müzakerelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin aynı yönde olması
gerekecektir. Kanunun müteselsil sorumluluk öngördüğü her halde sorumlu olan
tüm tarafların iradelerinin aynı olması aranır.
Feshin
geçersizliği iddiasıyla açılan işe iade davalarında mahkeme kararı yeni
düzenlemeye göre temyiz edilebilir mi?
İşe iade davalarına yapılan itirazlar,
yeni düzenleme ile Yargıtay yerine Bölge Adliye Mahkemeleri’nde (BAM) karara
bağlanacak. Bu uygulama 01.01.2018’den itibaren değil, 25.10.2017 tarihinden itibaren
uygulanacaktır. 25.10.2017 tarihine kadar karara bağlanmamış kararlar açısından
ilk önce BAM’a başvurmak zorunludur.
İş Mahkemeleri’nde görülen 2017 yılı
için 41.530,00-TL’nin altındaki davalar BAM’da karara bağlanacak ve bu kararlar
kesin olacak; ancak bu tutarı aşan davalar Yargıtay’da temyiz edilebilecek. 41.530,00-TL’lik
tutar, her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak. Buradaki ayrım
bakımından davanın açıldığı tarihteki ücretin esas alınması gerekir.
Zamanaşımı
süresi bakımından hangi tarih esas alınacaktır?
25.10.2017’den
itibaren geçerli olacak yeni düzenleme ile uyuşmazlığın iş sözleşmesinden
kaynaklanması şartıyla kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatları, eşit davranma
ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat, yıllık izin ücreti için
zaman aşımı süresi 5 yıl olacaktır.
Belirtmek
gerekir ki düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlayan zaman
aşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edeceklerdir.
Ancak zamanaşımı süresinin kalan kısmının 5 yıldan uzun olması durumunda, 5
yılın geçmesiyle zaman aşımı süresi dolmuş sayılacak, 10 yılın tamamlanması
beklenmeyecektir.
Hukuka ve hayata dair..