Ücret ödeme borcu, işçinin iş görme borcu karşısında yer alan ve işverenin iş akdinden doğan temel borcudur.[1] İş Kanunu gereği, ücret en geç ayda bir ödenir ve iş akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir.
İşçinin hak ettiği ücret, işveren tarafından tamamen veya kısmen ödenmezse işçi, zamanaşımı süresi içinde ödemeyi talep edebilir. İş Kanunu’nun 32. Maddesinin (İşK) son fıkrasına göre “ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.” Ayrıca İşK’nın 34. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan özel düzenleme uyarınca gününde ödenmeyen ücretler için yasal faiz değil, mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanır. Yargıtay mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının belirlenmesinde bir yıllık mevduata uygulanan faizi esas alır ve kamu bankası – özel banka ayrımı yapmaz.[2]
Ücreti ödenmeyen işçi aşağıdaki yollardan birine başvurabilir:
1. Ücret Borcunun İfasını Talep Edebilir.
İşçi bunu farklı yollarla yapabilir:
• İşçi, işverenin ücret ödeme borcunu ifaya zorlamak amacıyla işverene karşı eda davası açabilir.
• İşçi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleri’ne başvurabilir. Başvuru bir dilekçe ile yapıldıktan sonra İş Müfettişleri tarafından işçinin ücretinin gerçekten ödenip ödenmediği araştırılır ve ödenmediği sonucuna ulaşılırsa işçinin ne gibi haklara sahip olduğuna dair bir belge verilir. Ayrıca soruşturma esnasında kamu düzenine aykırılık tespit edilirse işveren hakkında cezai işlem uygulanır.[3] Fakat belirtilmelidir ki, bu başvuru sonrası işverenin borcu kabullenmesi ve gereğini yerine getirmesi, yargı kararının sağladığı zorlayıcı gücü sağlamaz.[4]
• İşverene karşı idari yaptırımların uygulanmasını talep edebilir. İşK m.102 işçinin ücretinin kasten ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde işverenin idari para cezasına çarptırılacağını düzenler. İdari para cezasının uygulanabilmesi için hükmün açık lafzı gereği işverenin kastı şarttır. Bu nedenle işverenin ihmali veya kendisi dışında gelişen olgular nedeniyle ücreti ödememesi halinde idari para cezası yaptırımı uygulanamayacaktır.[5]
2. İşçi Çalışmaktan Kaçınma Hakkını Kullanabilir. (İşK m.34)
Bu hakkın kullanılabilmesi gerekli şartlar:
• İşçinin ücretinin veya ücret eklerinin muaccel olmasına rağmen ödenmemiş olması gerekir.
• Ödeme gününden itibaren yirmi gün geçmesine rağmen işveren hala işçilerin ücretlerinin tamamını veya bir kısmını ödememiş olmalıdır. Yirmi günlük süre iş günü olarak değil, takvim günü olarak hesaplanmalıdır.[6] İşçi bu hakkını kullanabilmek için mutlaka yirmi günün geçmesini beklemelidir, aksi halde yasal hakkı doğmadan çalışmaktan kaçındığı için işverenin haklı nedenle fesih hakkı doğar.
• İşverenin ücretleri ödememesi mücbir sebebe dayanmamalıdır. Mücbir sebep iradi olmayan, dışarıdan gelen, öngörülemez, borçluyu sözleşmeye kusurlu aykırılıktan kurtaran ve ödeme güçlüğü içerisine sokup gecikmeye yol açan bir olgudur.[7] Önemle belirtilmesi gerekir ki, işletmenin içerisinde bulunduğu mali sıkıntı mücbir sebep oluşturmaz.[8] Mücbir sebep varken işveren ücretleri ödeyememiş ve işçiler de çalışmaktan kaçınıyorsa bu durumda işçiler kanunen böyle bir hakka sahip olmadıkları için işveren İşK m.25 uyarınca işçilerin iş sözleşmelerini kusurlarıyla ihlal ettikleri için haklı nedenle feshedebilir.[9]
İşveren, kanuni hakkını kullanan bu işçiler yerine yeni işçi alamayacağı gibi işçilerin sözleşmelerini de feshedemez. İşveren yine de iş sözleşmesini feshederse bu durumda fesih haksız veya geçersiz olur ve bunun sonuçlarına katlanır.
3. İşçi İş Sözleşmesini Haklı Nedenle Feshedebilir.
İş Kanunu’nun 24. Maddesine göre “işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse” işçi iş akdini haklı nedenle feshedebilir. İşçinin fesih hakkı sadece asıl ücret için değil, ücret ekleri için de (ikramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı vb.) söz konusu olacaktır.[10] Kanunun lafzı gereği, işverenin tek taraflı olarak ücret indirimi yapması halinde de işçinin haklı fesih imkânı vardır. Fakat işverenin yaptığı ücret zammını yetersiz bulan işçinin iş sözleşmesini feshi haksız olacaktır.
Yukarıda belirtilen kuralın katı bir biçimde uygulanması bazı durumlarda dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı düşebilir. Ücretlerin genel olarak zamanında ödendiği bir işyerinde ödemenin bazı durumlarda kısa bir süre için gecikmesi ve bu durumun süreklilik taşımaması halinde, bu durum işçi tarafından haklı nedenle feshe dayanak yapılamaz.[11]
Görüldüğü gibi işçinin ücreti ödenmediği zamanlarda gidilebilecek birçok hukuki yol olmasına rağmen hepsinin sonuçları birbirinden farklı olduğu için somut olayda işçinin iş sözleşmesinin devamı konusundaki isteği ve durumun koşulları göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir.
________________________________________
[1] Süzek Sarper, İş Hukuku, Yenilenmiş 8. Baskı, 2012, s.376
[2] Y9HD 28.10.2008, 30109/29250, Süzek Sarper, s.399, dn.59
[3] Dulay Dilek, İşçi Ücretinin Ödenmemesinin Yaptırımı, Dokuz Eylül Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2011, s.88
[4] Evren Öcal Kemal, İş Hukukunda Ücret ve Uygulaması, Ankara, 2007, s. 125
[5] Akyiğit Ercan: ‘’4857 Sayılı İş Kanununda İdari Para Cezaları’’, Çimento İşveren, Eylül 2005, s.21
[6] Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, 2. Bası, Ankara 2004, s.416
[7] Akyiğit Ercan: “Ücreti Geciken İşçinin Çalışmaktan Kaçınması”, Legal İHSGHD, 2005/5, s.16-26, s.21
[8] Süzek, s.403
[9] Mollaoğlu, s.416
[10] Ekonomi Münir, İş Hukuku, Cilt I, Ferdi İş Hukuku, 2.Bası, İstanbul 1980, s.183
[11] Süzek, s.715
Hukuka ve hayata dair..